Hayatım boyunca en çok duyduğum kelime. Milyonlarca kez duydum belki de her gün etrafımda beni tanıyan, bazen de tanımayan herkesten. Ailem ismimi özlem olarak seçmiş çünkü. Kendimi bildim bileli en çok duyduğum kelime bu olmasına rağmen en yabancı hissettiğim kelime de bu.
Hayatım boyunca en çok duyduğum kelime. Milyonlarca kez duydum belki de her gün etrafımda beni tanıyan, bazen de tanımayan herkesten. Ailem ismimi özlem olarak seçmiş çünkü. Kendimi bildim bileli en çok duyduğum kelime bu olmasına rağmen en yabancı hissettiğim kelime de bu.
Adımı sevmememin sebebi hissettirdikleriyle alakalı oldu. Kendimin değil “özlem” duygusunun. Ailemin ismimi seçmesindeki temel etken bile, evlat sahibi olmaya karşı duydukları özlem olmuş. İsmimin seçilişi bile kendi içinde bir burukluk barındırıyorken özlem ismiyle içselleşebilmem için, önce özlem duygusuyla içselleşmem gerekti. Ama bunu hiçbir zaman yapamadım. O kadar sevemedim ki bir şeyleri, birilerini özlemeyi. Özlemek bence çok ıstırap dolu ve korkutucu bir his. İnsanlar bu ıstıraba karşın “sonunda kavuşmak varsa özlemek güzeldir” argümanını savunuyorlar ama bence bu da avuntudan başka bir şey değil. Sonunda kavuşma ihtimalinin bile oluşamayacağı özlemler de vardır ki nihayetinde kavuşacak olsan bile o an çekilen acı tarif edilemez bir keder yaratır insanın içinde.
Çocukluğumdan bu yana birçok farklı şeye, kişiye, duruma, zamana özlem duydum. Çocukken babamın şehir dışına, iş seyahatine gittiği zamanlarda babama özlem duydum. Okul zamanları, yazın bahçede oyun oynadığım günlere duydum. Liseye başlarken ortaokula, üniversiteye başlarken liseye, üniversiteyi bitirirken öğrenciliğime özlem duydum. Kaybettiğim arkadaşlarıma, akrabalarıma özlem duydum. Saçlarım kısayken uzun saçlarıma, saçlarım uzunken kısa saçlarıma. Annemin hastalığı ciddileştiğinde, annemin sağlıklı günlerine; babamın ameliyatından sonra eski babama özlem duydum. Babamın ameliyatından sonra yaşanan süreçte geçirdiğim değişimlerle birlikte eski kendime özlem duydum. Hayatımda hep özlem duydum. Kimi zaman geri gelmeyecek anlara, asla kavuşamayacağım insanlara kimi zaman değiştiği gibi kalması gereken durumların ilk hallerine…
Ama ben bundan iki gün önce öyle bir özlem yaşadım ki, hayatımda hiç hissetmediğim bir keder sardı sanki bedenimi. Birisini özlemek o kadar acı verdi ki, özlem duyduğum anlarda kaçıp sığındığım uyku bile kabul etmedi beni. Özlemime son verip sarılmaya, kokusunu içime çekmeye, gözlerinin içine bakmaya, parmaklarımı saçlarının arasında gezdirmeye o kadar ihtiyaç duydum ki birinin. İçimde hissettiğim özlem fiziksel bir acıya dönüştü sanki. Bu özlem duygusunun diğerlerinden farklı olmasının tek sebebi çektiğim acı değildi yalnızca. Karşımda duygularımı paylaşan birisinin olması, özlemin yarattığı acıyı katladı sanki. Uykunun bile kabul etmediği tek kişi ben değildim o an. Özleminden nefes alamadığım adam da tam o an özlemime dayanamadığı için uykusundan uyanıp, yaşadığı acıyı anlattı bana. Birbirimize karşı duyduğumuz özlemin ıstırabı ortak oldu birden. Ömrüm boyunca hissettiğim tüm özlemelere karşın o an tam olarak hissettim özlemi, o an anladım özlemenin ne demek olduğunu. Aynı sevgiyi taşıyarak, aynı acıyı hissederek paylaştık özlemi. Hayatımda daha önce hiç bu kadar aynı olmamıştı birisiyle özlemim. Aynı kişiye ya da aynı olaya karşı farklı nedenlerle, farklı seviyelerde özlem duyduğum insanlar olmuştu hayatımda ama karşılıklı olarak aynı nedenlerle, aynı şekilde, aynı sevgiyle ilk kez özlem duydum birisine karşı. Ne birimiz daha az ne birimiz daha fazla. Birbirimizi, birbirimiz gibi özledik o an.
İşte “özlemi” bu şekilde anlatıyorken nasıl sevebilirdim ki adımı? Anlattıkça ismimden yabancılaşıyor, daha da nefret ediyorken nasıl içselleşebilirdim ki özlem duygusuyla? Ben de olmaz sanıyordum. Ta ki bir çift dudağın arasından ismimi duyana kadar.
Özlemeyi hala sevmiyorum, ömrüm boyunca da sevmeyeceğimden eminim.
Ama aynı sevgiyi paylaşarak özlediğim o adam, bana her Özlem dediğinde, ismimi onun ağzından duyuyor olmanın yarattığı heyecanla artık seviyorum ismimi. Onu özlemeyi de hiçbir zaman sevmeyeceğim, onun beni özlemesini de. Birbirimizi özlemek zorunda olduğumuz hiçbir durumları da sevmeyeceğim. Ama onun bana Özlem demesini her zaman seveceğim. Ve onun sevgisi sayesinde bundan sonra ismimi de seveceğim.